preloader
Edit Content

Hakkımda

1974 yılı Kasım ayında Trabzon’un en büyük ilçesi, horonu ve köftesi ile bilinen Akçaabat’ta doğdum. İlk ve orta öğrenimimi bu ilçede tamamladım. 1992 yılında girdiğim Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1998 yılında mezun oldum. Tayin edildiğim ilk yer olan Rize’nin İkizdere ilçesinde çalışmak nasip olmadan, il içi atama ile  Ardeşen Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde ilk görevime başladım. Bu şirin ilçede  8 ay kadar, pratisyen hekimlik yaptım. 

İletişim Bilgilerim

Makaleler

Neden Kalp?

Neden Kalp?

KALBİMİZ….

 

Göğüs kafesimizde sürekli hareket halinde bir et parçası… 

Ana rahminde  henüz 6-7 haftalıkken atmaya başlayan…

Diğer organların onun oluşturduğu sistem etrafında geliştiği…  

Ve bir ömür susmayan, çalışan, çalışan, hep çalışan bir mucize…

 

Göğsümüzün ortasında….

Küçücük… Sadece 250-300 gram…

“Boyundan büyük işler yapıyor” derlerya..

İşte öyle…

 

Dakikada ortalama 80, saatte  4800, günde 115.200, yılda 42.048.000, 

ortalama bir insan ömründe ise  3.363.840.000 kez

kendisine verilen görevi yerine  getiren…

Dakikada 5.5 litre, saatte 330 litre, günde yaklaşık 7.92 ton,

bir yılda 2890 ton ve  ortalama 80 yıllık bir insan  ömründe 

231.264 ton kanı vücudun hizmetine  sunan…

Bu performasla ömür boyunca 10 ton kapasiteli  230.000 tankeri doldurabilecek kadar kanı pompalayan…   

Ve zorda kalmadıkça “yoruldum” demeyen…

Mucizevi  mimariye ve işleyiş mekanizmasına sahip bir yapı…

 

Bir öğrenci, sınav kapısında beklerken… 

Bir baba  adayı, doğumhaneden gelecek haberi beklerken…

Bir aşık, ansızın sevdiğini karşısında bulduğunda…

Ebeveyn, evladının mezuniyetini izlerken…

Bir dede ya da nine, torununu kucağına alabilmeyi beklerken… 

Ya da gece yarısı ansızın çalan bir telefonda…

Korku filminin en heyecanlı sahnesinde…

Uçak aniden hava boşluğuna düştüğünde…

Korkulan bir olay başa geldiğinde…

Evet , tüm bu olaylar olduğunda…

Yerinden çıkacakmışçasına hızlanan…

Sevinç, heyecan ve mutlulukta olduğu kadar,

Korku, endişe, telaş ve nefrette de “burdayım” diyen parçamız…

 

Böyle olduğu için çalıştığını en fazla algılayabildiğimiz,

Farkında olabildiğimiz iç organımız… 

Belki de bu nedenle insanlık tarihi boyunca 

            hayatın ve ölümün, 

            aşkın ve nefretin,

            heyecanın,

            merhamet, öfke,

            cesaret gibi duyguların

            (bugünkü bilgilerimiz

             öyle olmadığını söylese de)

             merkezi sayılan, 

            derin anlamlar yüklenen,

            üzerine felsefeler inşa edilen organımız…

 

İşte bu mucizevi yapıyı tanımak için öncelikle tarihin derinliklerine ineceğiz…

Kalbe nasıl bakılmış, neler düşünülmüş, ne anlamlar yüklenmiş?

Kalple ilgili ilk bilgiler nasıl şekilenmiş?  

Kardiyolojinin kilometre taşları…

Ve bugün hangi noktadayız…

Buyrunuz, tıklayın, burdan devam edelim….

 

Soru Formu

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir